CHAT HTML,MP3.GİF. FAZLASI - yaşanmış aşk hikayeleri
GENÇ KIZ VE ERKEK ARKADAŞININ  SON KONUŞMALARI

bu kadar mı diyordu bu kadarmı sevgin?
ya ne sandın?seni sevdiyimimi?dedi delikanlı
kız yıkılmıştı işte tam o anda bişey sölemedi ağlıyordu telefonda sessizce bir ara delikanlı kız arkadaşının hıçkırıklarını duydu ve ne o yoksa ağlıyormusun değermi?dedi
benim için farketmez senin ayrıldığını söleriz
genç kız hıçkırıklar içinde bardağı taşıran son söze dayanamadı anlamadınmı sersem ayrıldığımıza ağlıyorum sen veya ben ne farkeder....
delikanlı sustu...oysa genç kız bunu sölerken onu seviyordu
daha öncede sevmişti.sonsuza dek sevecekti ama yapacak bişey yoktu...bu sözler arasında gurur vardı gurur ve sevgi ne kadar ters kelimeler ve sonunda sevgi ağır bastı...telefonu kapatırken delikanlı son bir kez elveda gençkız dedi gençkızda gururunu ayaklar altına alarak seni seviyorum dedi son bir kez telefonu kapatırken delikanlı düşündü niye niye yapmıştı oysa bunu sölerken onu seviyordu ve bunu itiraf etmek için tekrar aradı...fakat telefon cevap vermedi..kızın evine gitti...kalabalık vardı şaşırdı acı bir siren sesiyle irkildi...biraz sonra içeriden ağzının kenarında kan bulunan bir cesed çıktı delikanlı yıkılmıştı ve gözyaşlarını
tutamadı. elveda dememişti...
uyan.uyan.uyan dediysede genç kız duymadı bir ara genç kızın elindeki kurumuş kağıdı alıp okudu buğulanmış gözlerini silip
kağıdı okudu ve genç kız şöle yazmıştı:
TÜM SEVİLENLERE VE SEVENLERE İBRET OLSUN.....................

--------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------
bir kızın hayalini kuruyorum..... çölde yanan kamp ateşinin dans edişi eşliğinde....

hani kelimeler kifayetsiz kalır bazen.... anlatmayı beceremezsin... kelime hazinem yetersiz kalıyor.... sana kendimi keşke olduğu gibi anlatabilseydim..... belki o zaman bir şeyler değişebilirdi.... belki o zaman sana kavuşabilirdim....

aşkımı gel imgelerle anlatayım sana.... gözlerini kapa ve beni dinle.... sen konuşma... sadece hayal et...

bir ev hayal et.... şehirden çok uzakta.... etrafı baharın serinleten yeşilliği sarmış... çiçeklerin rengarenk çeşitliliği ile süslenmiş... kuşlar bizim misafirimiz.... ağaca bak sincap nasılda tırmanıyor bahçemizdeki badem ağacına... belli ki karnı açıkmış.... kiraz ağacının yapraklarına bak.... kirazlar nasılda yaprakların aralarından gözüküyor.... kırmızı ile yeşilin uyumu ne tat veriyor değil mi...

tenimizi okşayan ılık bir rüzgar esiyor..... sen yavaşca sokuluyorsun bana.... ben sana sarılıyorum.... parfüm gibi kokan boynuna burnum hasret..... saçına gidyor ellerim.... o ipeksi saçına tatlı masaj yapıyorum.... aslında saçın parmaklarıma masaj yapıyor... onun için yapıyorum... sana bunu sezdirmiyorum.....

hani yerde biten çiçekler vardı ya.... bak menekşeler orda.... nasılda mor mor açmışlar.... sümbüller orada.... lalelerde ayrı bir rek katıyor değil mi bahçeye....

al bak..... sana en sevdiğin çiceklerden demet yaptım.......bu çiçekler sana




------------------------------------------------


hani sevda nasıldır bilirsin..... sana anlatmama gerek yok ki.... sende sevmişsindir birilerini elvet..... sende tatmışındır o duyguları.... içini kaplayan aşkın yakan boyutunu da yaşamışındır belki....

gözlerine bakınca sana aşık olmamam imkansızdı... gözlerine bakıpta aşık olmayan var mıydı.... o çekingenliğine ne demeli... o masumiyetine ... o saf ve temiz haline ne demeli... hepsi hayalimde şu an.... hepsi silinmez hatıralarım içinde......

sana bir itirafta bulunacağım... ben hani sana aşık oldum ya.... anladım ki ben sana aşık olmamışım.... ben senin cismini kullanarak hayalimdeki kıza aşık olmuşum..... bedeni senin bedeninle aynıydı... yüzü senin yüzünle aynı.... ama huyların uymuyordu be güzelim.... keşke uysaydı.... ben uyuyor sanarak kaç senemi acabalarla geçirdim.....

düşündükce gadaplanan güreğim şimdi yeni sayıltılar içinde sana öfke kusuyor.... kaybolan yıllarıma acıyorum şimdi.... kaybettiğim mesleğime acıyorum....

hani sen benim vazgeçilmezimdin ya.... hani sen benim herşeyimdin ya.... hani herşey sensiz anlamsızdı ya..... ama şimdi senin yüzünden kaybettiklerim daha bir kıymete bindi.... daha bir önemli oldu....

sen şeytanın bana oynadığı en acımasız bir oyundun.... şimdi daha iyi anlıyorum.... sen tanrının bana lütfettiği bir azabtın.... çünkü ona seninle şirk koşmuştum.... hatta aklıma bile getirmez oldum..... ibadetim sendin.... kıblegahım sendin.... ben en acımasız cezamı hem seninle hakettim... hem seninle hesabımı ödedim.....

hani taş ilaheler vardır ya.... sanemdir adları..... onlarla şirk koşsaydım daha bir karlı olrdu bana diye düşünüyorum.... çünkü onların faydası yok ama zararlarıda yoktu be güzelim.... seninle sanemin arasındaki fark buydu......

hani şu anlattıklarıma bakarım ya.... bedirhan gökçenin dediği gibi diyesim gelir..... öfkem aşkımı aştı bu gece

------------------------------------------------


geceleri uyuyamıyordum... tabi sen bunları nereden bileceksin.... öğrenmek istemedinki...

şehrin caddelerine sığındım.... herkes uyuduğunda ben parka gider kendi içimi dinlerdim.... yanlızdım.... bu konuları konuşacak arkadaşım yoktu.... ama bu sorun değildi benim için.... çünkü sen olmayınca onların olmasıda anlamsızdı....

bu şehrin kaldırımlarıydı dostlarım..... efkarlı günlerimi paylaştı.... yanımda sen yoktun.... sadece onlar vardı....

o ne büyük tutku o ne büyük acıydı öyle.... o sinamanın baş rol oyuncusuydum ben.....

------------------------------------------------



seni gözümde çok yüceltmiştim.... ulaşılmazlık surlarında oturuyordun.... sen dünyanın en paha biçilmezi idin gözümde.... sana sahip olacak bir varlığa sahip değildim.... hem biçare idim.... hemde yetimdim bu diyaarlarda.... hemde sefildim....

hani benden her uzak durmaya çalıştığın o zamanları hatırlarımda.... kendimi ne kadr değersiz hissediyordum..... sen bir mana versen bana.... anlam katsan hayatıma o zaman hayatımın ve yaşantılarımın bir anlamı olacaktı... sende inadına benden uzak duruyordun.... engelleri artırdıkca artırıyordun.....

------------------------------------------------


hala merak ederim... sana nasıl bu kadar bağlandığımı.... sihirli bir şeydi bu... herşey birden olmaz çünkü.... zamanla oluşur ve zamanla gelişir....

seni ilk gördüğümde öyle derin bir aşk kalbime doğmuştu..... şaşırmıştım..... daha öncede sevmiştim çünkü... hoşlanmıştım birilerinden.... ama sana karşı hissettiklerim bambaşkaydı....

hani o seninle ilk konuşmamızdı.... o beni tükendirecek duygunun birden parlarcasına kalbimde yanması hayatımda şahit olduğum ve yaşadığım inanılmaz bir mucize idi.... sana açılmak niyetinde değildim.... ama gün geçtikce içim içimi öyle yiyodi ki sennnnn bana evet demezsen içimdeki o ateş beni yok edecekti....

o hafta içinde gece bir köşeye geçip seninle yanlız başımıza kalmıştık hatırlar mısın..... seninle konuşmak seninle sohbet etmek dünyanın en güzel şeyi idi.....

seninle konuştuğum zaman rahatladığımı hissediyordum.... senden uzak kalan her saniye sanki bana bir işkence idi

------------------------------------------------




hani 2. sınıfa başladığımız ilk hafta idi.... seni görmek için okulun iki kapısı etrafında tur atmıştım o gün.... o kapıdan mı gelecek bu kapıdan mı gelecek diye bir o kapıya bir bu kapıya koşuyordum......

sen o gün gelmemiştin....

o kadr mı belli ettim bilmiyorum.... okulda bulunanlar beni gözetliyorlarmış.... bana bakıp güldüklerini şöyle bir kendime geldiğimde farkettim... orda bulunan herkes bana bakıyordu..... ve gülüşüyorlardı.....

aşk bir insanı bu kadr mı kör edermiş meğer..... edermiş yaşadıklarım bana bunları iyi anlattı....

tam 3 ay yoktun... senin özlemin içimde buram buram tütüyordu.... sen o gün gelmedin.....

------------------------------------------------
hani bir anım vardı senle... sende çok iyi biliyorsun o anı.... bir akşam vakti idi....kış yeni yeni bitmişti....

ben ağaça sırtımı yaslanmış sigaramı yudumlarken.... sen bir erkeğin koluna girip karşımdan geçmiştin..... bana bir bakış atmıştın..... sonra manidar bir tebessüm atmıştın..... sen giderken arkandan bakakalmıştım..... sevgiline baktım.... baktım.... baktım....

yüreğimde kısık ateşte yanan bir tat vardı.... orda o kişinin yerinde keşke ben olsaydım diyen bir aklım... ağlamaya hazır ama bana yakışmaz diyen buğulu gözlerim.... ne halde olduğunu kestiremediğim bir kalbim vardı o an....

yerinde olmayı yüreyinden saf bir arzu ile isteyen birinin varlığından haberdar mıydı yanındaki merak ediyorum....

inan bana senin koluna girip bir kere bu şehrin caddesinde yürümek.... karşılığını asla ödeyemiyeceğim bir ikram olacaktı bana.... ama koluna giren ben değildim.... bir başkası idi...

------------------------------------------------


hani çölde serap görürsün ya.... o serabı neden görürsün hiç düşündün mü....

çünkü susuzluğun o kadar artmıştır ki.... suyu o kadr arzularsın ki.... dudakların çatlamıştır susuzluktan... işte o zaman o suya o kadar gereksinim duyarsın ki.... artık o bir ihtiyaç olmaktan çıkmış hayati bir önem kazanmıştır........ o olmazsa varlığın devam etmiyecektir o dakikada..... belki çok az bir zamanın kalmıştır....

işte o sırada görürsün o hararetli buhardan oluşan aldatıcı serabı.... sanki su birikintisi varmış gibi algılarsın.... gerçek olup olmadığını sorgulamazsın.... koşarsın ona doğru... ama nafile.... çünkü o bir aldatıcı görüntüden başka birşey değildir........

işte bu yüzden hangi kıza baktıysam.... kim seni andırdıysa bana... işte o zaman seni görmüş gibi olurdum.....

------------------------------------------------


gözümde tanrılaştırdım seni.... ama gerçekte sende bir insansın..... hayallerim seninle sınırların ötesine geçti.... ama gerçeklikten uzaklaşmakmış bu yolculuk.... gerçeği kaybettim....

sen en sancılı halisilasyonumdun..... hani hayali gerçek olarak algılarsın ya........ hani hayal olduğunun farkına varamazsın.... gerçekliğine o kadar inandırırsın ya kendini.... işte kendime seni o kadr çok sevdiğimi inandırdım ki... hayal olduğunun farkına bir türlü varamadım....

şizofren hapları içtim tedavi edemediler beni..... tedavi olamadım..... doktoruma gittim türlü türlü terapi ikram etti bana ama hala düzelemedim.....

zaman zaman hala kıskacındayım bu halisilasyonun.... etkisine kapılıyorum.....


o an umutlarımın bittiği ve gerçekleri kabullendiğim bir andı..... ama o an hayatımın acı yutkunuşumu yaptığım bir andı.....




---------------------------------
---------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
 

17 YAŞINDA İNTİHAR



daha 17 sinde tanıdım onu.her görüşümde ona olan sevgim çoğalıyordu.sevdiğimi söyleyemedim belki kaybetmekten korkuyordum.ama onun için ölürdüm.tam 1,5 yıl platonik yaşadım aşkımı.her gün görüyor ama konuşmuyorduk.birbirimizi fazla tanımıyorduk.bizim mahallede oturuyordu.bazen evimin önünden geçiyordu.ben ona aşıktım.artık dayanamadım teklif ettim.bana verdiği cvp olmaz benim arkadaşım var dedi.o an yıkılmıştım kendimi bilmez olmuştum.aradan 1 hafta geçtikten sonra arkadaşından haber gönderir telofon numaramı istedi.anlayamadım ama yinede verdim.2 gün sonra telofonumda üst üste çağrılar gelmeye başladı onun olduğunu anlamıştım.sonra herşey olmasını istediğim gibi ilerliyordu sanki yeniden doğmuş gibiydim.ona diğer arkadaşını sordum. benim için ayrılmıştı.o gün anladım ki bir gün benden de ayrılacaktı bunun olmaması için elimden geleni yapacaktım.yaşadığım güzel günler 6 ay sürdü bana yazdığı msj da senden ayrılmak istiyorum beni arama yazmıştı.çünkü başka birisi varmışnasıl olurda beni terk eder diye dşündüm ama oldu o beni terk etti hayat durdu düşünemez oldum çünkü o yoktu bana sarılacak elimi tutacak kişi yoktu acaba bütün kızlarmı böyle yoksa sadece benimkimi?hiç anlayamadım.ondan sonra hayatıma kimseyi sokmadım her günümü o düşünmekle geçirdim.düşünürken onsusluğu unuttum çünkü düşlerimde yaşıyordu.ayrıldığımızdan buyana 2 yıl geçti onu hala unutamadım.bi gün onu gördüm hiç değişmemiş aynıydı.gülüşü,bakışı herşey aynıydı.duydumki oda sevdiğinden ayırlmış.oda mutsuzmuş.daha sonra yine karşılaştık ona tekrar gel desem gelecekti ama diyemem,diyemezdim ben onu içime gömdüm unutmadım onu hiç sevmekten vaz geçmedim.bana çok kötüyüm ben bunu hak edecek ne yaptım diye sordu.bir şey diyemedim çünkü ben onu hala seviyordum ona beni yaşarken öldürdüğünü beni bu hayatta nedensiz bıraktığını söyleyemedim.beni hala düşündüğünü ve sevdiğini söylüyordu inanmadım.ona bundan sonra yanında olmayacağım.olamayacağım istesemde istemesemde.sevdim seni bir zamanlar ,hala seviyorum ve benden sonrada mutlu olmanı istiyorum olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak ben olmayacağım keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler keşke döndüre bilsek zamanı geriye senden kalan boşluğu kiminle doldururum bilmiyorum sen hayatıma renk katan sen hayatımdaki nedendin senin istediğin gibi olmadımı?bunu sen istemedinmi? uzun süre bana baktı ve elvada dedi gitti.2 saat sonra intihar ettiğini duydum. o ölmüştü artık o hiç yoktu ben buna dayanamazdım bana ik cümle yazmış elvada aşkım elvada birtanem elvada sevgilim elveda sana.artık yaşamanın hiç bir anlamı kalmadı benim de yanına gitme zamanım gelmişti.elveda hayat elveda geride kalanlar elveda herşeye elveda..


--------------------------
-----------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------------------

KARA GÖZLÜM SENİ ÇOK SEVİYORUM


Hayata genclige ilk adim attigim günlerdi..
Askin henüz cok erken oldugunu düsünüyordum,, taaki onunla tanisana kadar..
Okul tatilinde gittigimiz memleketimde gördüm karagözlümü ilk kez..O anda vuruldum o simsiyah gözlerine..Gün gectikce baglandim ona onunda beni sevdigini anlamistim..
Öyle bir bakisi vardiki anlamamak mümkün degildi.. Bazen anliyorlardi birbirimizi sevdigimizi ama söyleyemiyordum kimseye onu..Bilmiyorum neden ama söyleyemiyordum..Uzun yaz tatili öyle cabuk bitmistiki artik karagözlümdende ayrilma vakti gelmisti..
Eve döndük..Okul basladi ama benim aklim hep Karagözlümdeydi ve artik hic birsey eskisi gibi degildi.. Okullar kapansin bende ona gideyim diye düsünüyordum.. Arkadaslarima asik oldugumu anlatinca alay ediyolardi benle cocuksunuz siz diye..Ama olsun bi gün anlayacaklardi onu ne kadar cok sevdigimi..
Sonunda okullar kapandi ve ben artik ona KARAGÖZLÜM e gidiyordum ve cok mutluydum..

Sonunda kavustuk..Ayni gözler,, ayni bakislar hic degismemisti karagözlüm ve ben o gözlere daldim.
Baktim..baktim..baktim..
Icimden kosup sarilmak geliyodu ama yapamiyordum..
Bir gün evet birgün
etrafimdaki insanlarin beni ilk kez görüyomus gibi bakislari beni cok rahatsit etmisti.. Aile büyüklerimden birinin bana hazirlan aksama seni istemeye geliyolar deyisiyle soka girmistim.. Olamazdi..Karagözlüm bilmeliydi benim henüz evlenmeyi düsünmedigimi.. henüz cok kücük oldugumu bilmeliydi.. peki neydi bu acele nedendi..Korkuyodum..
Aksam oldu gözlerim hep onu aradi..
Ama o gelmedi ben yikildimmmm..
Cünkü beni ona istemiyorlardi.. Baska biri vardi orda hic tanimadigim, hic görmedigim biri..
Hayir dedim ,, olmaz dedim,, yalvardimm ama dinletemedim.. Bizim oralarda aile büyükleri kara verdiyse elinden bisey gelmez kimsenin caresiz katlanirsin olanlara..
Artik göremiyodum karagözlümü..
Cok uzun bir aradan sonra onu dügünümde gördüm..
O kömür gözlerinde hüzün vardi artik.. O gözler artik bana bakamiyordu cünkü ben onun yengesi oluyordum..
Cok kisa bir süre kaldi kuzeninin dügününde..Son bir kez bakti o kömür gözleriyle,, hüzün vardi o gözlerde artik..
Gitti..
Beni orada birakip gitti..
Beni ellere birakip gitti..
Ve her sey bitti..
Aradan seneler gecti ve ben onu asla unutmadim
unutamadim..
Oda beni unutamadi biliyorum..
KARAGÖZLÜM
seni cok seviyorum

------------------------------
---------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------------------------------------

KARŞILIKSIZ AŞK

Ben Simdi 18 Yasinda Genc bi kizim bundan tam üc sene önce yani 15 yasindaydim arkadasim bi cocoukla cikmaya baslamisdi sonra benide tanisdirmis msnde hep beraber bi odada yazisoduk ondan sonra biri beni ekledi. nerden bileydim o ekleyen kisi benim tek askim ama karsiliksiz askim olacani yazisdik filan sonra ondan bi sene sonra yazda ben almanyada o türkiyede tatilde msnde yazisdik hergun hergun derken o cocuk bana hep asilmaya basladi derken ben hoslanmaya basladim cocuk akli ya...sonra bende türkiyeye tatile gittim derken iki ay filan görüsmedik msnde sonra o almaya bende almaya dönduk derken yazismadik ben hoslandiodum ondan ya unutmaya caliosdum unutum derken yine yazismaya basladik ondan sonra bu benim arkadasa demis kine bana onu ayarla filan bulusma ayarladik bulusduk konusduk... Ben Manyak ASIK oldum ona hemde cooook okadar cok sevdim ki onu anlatmama
Bi kac ay boyunca sustum hic bisi diyemedim sonra kalbimdeki ask dayanmadi haykirmak istedim sedece onu sevdimi sölemek
dusundum kine ne kaybede bilirdim ? bi gece msnde bekledim onu geldi sonra yazdim ona seninle konusmak istiom diye konusduk filan söledim ona dedim sana asigim
tabikde inanmadi bana dedi nasil oldu inanmadi inanmadi ona asik olduma inanmadi Bulsma ayaarladik yine ben bulusma yerine gittim ondan bi msj gelmiyorum k.bakma misafiler gelio
tmm dedim yine sustum manyak gibi sustum hersey tamam dedimm o ne dediyse sustum... sonra ondan ellimi ayagami cekmeye karar verdim unutacam dedim bi arkadasima anlatim bana yardm etmesini söledim... o napti??? Benim cep telefondan onun nr sini aldi ve onu kendinsine ayarlamis... sonra benim bisiden haberim yok
arkadasim dio
jha ben onunla beraberim böle baka kaldim sokla bok olur gibi sustum konusmadim sonra dedim mutluklar döndum oturdum ondan uzakdan bi yere haykira haykira aglmaya basladim o gun benim nefes almakdan vazgectim bi gundur... ama naparsiniz ki bu dunyada böle serefsizler varken insanlar hep aci ceklere o cocukda o kizda biliolardi onu canimdan bile cok sevdimi.. ama kim takar kalbimdeki aski kalbimdeki aciyi o gunden beri kalbimi hissetmedim bile sustum icimden agaladim kimseye bisi demdim kelimlere bogzimda dügümlendi derken iki sene böle gecti ondan sonra bende unutum dedim baska biriyle cikdim ama olmadi olmadi unutmadim onunlada bitti...
sonra ben bi gun okulu ektim arkadasimla geziodum onu gördum o kizla ell elle sustum yine icimden agladim umursamiomus gibi davrandim... kimseler bilmezki icimdeki firtinayi sonra bi kac ay gecti aradan o cocuk msnde yazdi bana nasilsn filn derken sevgilin var mi diye sordu bende yok dedim ona sordum bilmem dedi dedim kine siz erkekler olsada YOK dersiniz oda öle dedi... yani onun sevgilisi vardiii
saka olani ne bilionuz mu
bana su sözleri söledi: SANA ÖPUSMEYI ÖGRETIRDIM AMA SIMDI DUYARLAR FILAN OLMAZ!!!!! resmen benimle dalga gecioduu
dedim bana gerek yok sen git baska bi kizlara ögret o an aslinda ölmüsdu benim icin...
ondan bi hafta sonra ben arkadaslarla bi cafede oturiodum ben bi kiz arkadasim birde bi erkek arkadas sinifdan... erkek arakadas bize dondurma almaya gittinde ben ve arkadasim sigaramizi yaktik guzel bi havanin tadini cikartioduk takiii onu görsiye kadar O Ve Bi Kiz Arabada Gidiolardi ben sok oldum o an kendimde degildim sanki öldum ama arkadaslarimin yardimyla o gun gömdum onu kalbime benim icin ölduydu o
O gun kiz arkadasimin evinin yakinda bi tepe vardi oraya gittim ferdiden gizli sevdami dinledim nasil uc sene boyunca dinlediysem son kez andim adini orda son kez haykirdim adini orda en komik olani neydi bilionuz mu yanimdaki erkek arkadasin ismide benim sevdim cocun ismi ayniydi ama sagolsunlar sayelerinde unutum....o aksam msne geldimde sordum sen bizim burdamiydin diye
yine yalan hayir dedi hayir... sonra yalan sölemedini anladikine evet dedi bende sustum yine herzamnki gibi onu kalbimden sildim...
Ben Onun icin neler yasadim uc sene boyunca deprestiondaydiiiim icim hic gulmedi agladi benn disdan guldum icnden agladim kimse görmedi ama haykirdim hergun icimde ona olan askimi .sustum sustum en iyi yapabildim sey susmak bende sustum askimi kalbime gömdum belkide öldüm....
Allahim Nedir Gunahim Karsiliksiz bi askin oyuncagi olmusum...

----------------------------
------------------------------------------------------
-----------------------------------------------------------------------------
-------------------------------------------------------------------------------------------------


BU KADAR SEVEBİLİRMİSİNİZ

Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma "Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı.
Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..." "Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla.
Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut..."

Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya...." "Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına
kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.
Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin kalması için dua ediyordu.


Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu... Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Şimdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım...."


----------------------
--------------------------------------
------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------
---------------------------------------------------------------------------------------------------------


AĞLATAN AŞK HİKAYESİ


AĞLATAN BİR AŞK HİKAYESİ

kalbimin hiç tanımadığı duyguları daha yeni yeni hissetmeye başladığı dönemlerdi,çevremde bir sürü erkek ve kız arkadaşlarım vardı,ama bi gariplik vardı,mutlu değildim sanki aradığım başka birşeydi,her akşam eve gelir odama çekilir ağlardım,noluyordu bana anlayamıyordum,birgün yine arkadaşlarla beraberdim,beraberdim derken nasıl bi beraberlik,onlar bi araya toplanır gülüp eğlenirlerken bense bi kenara çekilip içimdeki fırtınaları dinliyordum her zamanki gibi,artık arkadaşlarımda alışmıştı bu durumuma,yanıma gelip oturduğunu hiç farketmemişim,taki sanki çok derinlerden gelen bi SELAM sesini duyana kadar,selam dedim bende,neden yalnız oturuyosun dedi,bilmiyorum dedim,kimse seni anlamıyor,hatta kendin bile kendini anlamıyorsun değilmi dedi,evet dedim,bende bu yüzden yanına geldim zaten dedi,bende aynı durumdayım,seni arkadaşlarından ayrı derin düşüncelere dalmış görünce işte benim gibi biri daha dedim,
ve ilk defa onun yüzüne baktım,o anda kalbim durdu sanki,donup
kalmıştım,ne zaman ayrıldık eve nasıl geldim bilmiyorum,o gün sürekli onu düşündüm,sanki aradığım şey buydu hissedebiliyordum bunu,
o günden sonra hergün buluşmaya başladık,evleri iki mahalle kadar uzaktaydı,bizim mahallede akrabaları vardı,ilk tanıştığımız gün onlara gelmişler,böylece aylar geçti,artık ailelerimizde biliyordu,ya ben onlara gidiyordum yada o bize geliyordu,yani her günümüzü birlikte geçiriyorduk,
ama ikimizinde anlayamadığı birşeyler vardı,birbirimizi çok seviyorduk,görmeden yapamıyorduk,arkadaşlık değildi bu,çünki diğer arkadaşlarımızıda seviyorduk,bu çok farklı bişeydi,kimseyede soramıyorduk,nasıl soralımki,biz bile bilmiyorduk ne olduğunu,bu çok yoğun duyguların etkisiyle bazen mutluluktan bulutlara kadar çıkıyorduk,bazende o küçücük kalplerimize sığdıramadığımız ve bi türlü anlamadığımız hisler dünyasında sebepsiz yere ağlıyor gözyaşlarımızı birbirimize hediye ediyorduk,,belki size saçma gelicek ama birbirimizi ilk gördüğümüz günü anlatmıştım,ondan sonraki ilk buluşmamızda biraz konuştuktan sonra bi ara gözgöze gelmiştik,ve daha ne olduğunu anlamadan ikimizde sebepsiz yere birden ağlamaya başlamıştık,hemde ne ağlama sanki hiç bitmeyecek gibiydi göz yaşlarımız,işte o günden sonra bir daha biribirimizin yüzüne uzun süre bakamadık,hatta çoğu zaman sırtlarımız birbirimize dönük otururduk,bi gören olsa bize gülerdi heralde,ama elimizde değildiki bakamıyorduk işte,
ama ne olursa olsun çok mutluyduk,artık ne güneşin doğuşunun,ne çiçeklerin kokusunun,nede kuşların aşk şarkılarının farkındaydık,biz birbirimizde kaybolmuştuk,taki bi akşam bizim evin zili uzun uzun çalana kadar,kapıyı annem açtı,gelen onun teyzesinin kızıydı,anneme bişeyler söyledi,annemde hemen babamla bişiyler konuşup,banada sen evden ayrılma biz hemen geliyoruz diyerek aceleyle çıktılar,bende hemen arkalarından çıktım,hava kararmıştı,beni görmesinler diye onları uzaktan takip ettim,biraz gittikten sonra bizim evin biraz ilerisinde bi market vardı,orada bi kalabalık gördüm,oraya gidiyorlardı,biraz daha yaklaşınca babam koşmaya başladı,yerde yatan biri vardı,bende biraz daha yaklaştım,babam yerde yatan kişiyi kucağına almıştı,bikaç adım daha yaklaştım ve kalbime binlerce ok birden saplandı sanki,yerde yatan benim meleğimdi,oda beni gördü,eliyle bana gelme diye işaret yaptı,ve bana bişeyler söylemek için ağzını açtığında,ağzından kan boşaldığını gördüm,yanına gittim,o güzel başını babamın kucağından kendi kucağıma aldım,hafifçe gülümsedi ve bak dedi napmışsın yeni gömleğine,onun kanına bulanmış gömleğimi göstererek,iki hafta önce doğum günümde o almıştı,ve birden başını karanlıkta benim seçemediğim kazanın olduğu bi yere çevirip tüh yaa dedi,ne demek istediğini anlamamıştım,başını tekrar çevirdiğimde ölmüştü,ondan sonrasını hatırlamıyorum,gözümü evde açtım,orada bayılmışım,beni doktora götürmüşler sakinleştirici filan yapmışlar,uzun süre baygın halde yatmışım,
kendime gelir gelmez ağlamaya başladım,kimse müdahale etmedi,doktor ağlarsa müdahale etmeyin demiş,tekrar kendimden geçene kadar ağlamışım,ondan sonraki günlerde gözyaşım hiç dinmedi,aradan iki ay filan geçmişti,birgün anneme onlara gitmek istediğimi söyledim,annem önce kabul etmedi ama yalvarmalarıma dayanamayıp bi şartla kabul etti,gideriz ama orada ağlayıp annesini üzmeyeceğine söz verirsen dedi,bende söz verdim ve gittik,bi süre oturduk ama ben kendimi zor tutuyordum ağlamamak için,bak oğlum dedi annesi,biribirinizi ne kadar çok sevdiğinizi hepimiz biliyoruz,ne kadar üzüldüğünüde biliyorum ama senden bir ricam var dedi,kızım son nefesini senin kucağında vermiş,bana son anlarını anlatmanı istiyorum dedi,şaşırdım,nasıl anlatabilirdimki,anneme baktım boynunu büktü,bende onu üzmeyecek şekilde anlattım,ama bi ara karanlıkta bi yere bakıp tüh yaa dediğini anlamadığımı söyleyince,annesi bana sarılıp öyle bi ağlamaya başladıki,bende zaten zor tutuyordum kendimi,ikimizde uzun süre ağladık,
biraz sakinleştikten sonra,artık bu dünyada yaşamam için hiç bir sebebin kalmadığına karar vermeme sebep olan şeyi anlattı,
ogün annesi evlerinde benim çok sevdiğim bir yemeği yapmış,anne demiş bu yemeği ayhan çok sever,bizim yiyeceğimiz kadarını ver ben ayhanlara gidip onunla beraber yiyeceğim demiş,anneside yalnız göndermemek için yakınlarında oturan teyzesinin kızıyla bize göndermiş,yolda gelirlerken teyzesinin kızı,sen biraz bekle bende marketten içecek birşeyler alayım demiş,kaldırımda beklerken bi araba vurup kaçmış,bize yakın oldukları için teyzesinin kızı hemen bize haber vermeye gelmiş o akşam,ve o karanlığa bakıpta tüh yaa dediği şeyde,bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzüldüğü içinmiş,son anlarını yaşayan birisinin canından daha çok bana getirdiği yemeklerin dökülmüş olmasına üzülecek kadar seven bir kalp varmıdır daha şu lanet dünyada,başkasını sevebilirmiyim artık,aşık olabilirmiyim başkasına,tahammül edebilirmiyim artık saçma sapan şeylerin adını aşk koymalarına,bizim yaşadıklarımız bilemesekte gerçek aşktı,bunu şimdi biliyorum, ama o bilmiyor,birgün birbirimize bir söz vermiştik,hangimiz önce ölürsek diğerimizi cennetin kapısında bekleyecekti,şimdi bende bilmeden yaşadığımız o tarif edilmez duygunun gerçek aşk olduğunu,o aşkı sonsuza kadar yaşayacağımız cennetin kapısında beni bekleyen meleğime anlatmak için,gelmesi için hergün yalvarıp dua ettiğim beni ona kavuşturacak kişiyi bekliyorum,Azraili

O Öldükten Sonra

bu gün hafta sonu,aşkımla buluşacağız,en güzel elbiselerimi giymeliyim,hangi gömleği giysem acaba,yanakları gibi kırmızı olanımı yoksa gözleri gibi kapkara olanımı,yada kazanın olduğu gün kanıyla üzerine çiçekler yaptığı gömleğimi,ne kazası ne kanı yaa nerden çıktı şimdi offf,ben en iyisi son buluşmamızda başını omuzuma koyduğu o kokan gömleği giyeyim,evet evet bu daha iyi,anne ben çıkıyorum,onamı,
tabiki anne yaa,her hafta sonu kiminle buluşurum ben,iyide neden ağlıyosunki,şimdi gidip annesindende izin almalıyım,günaydın müsade ederseniz kızınızla gezicez biraz,tabi oğlum,ona iyi bak olurmu,bak buda ağlıyor,noluyo bunlara anlamıyorum,koşar adımlarla gidiyorum aşkıma,bu yolda ne kadar uzun,her zamanki gibi bekçi amca karşılıyo beni,hoşgeldin oğlum,oda seni bekliyodu,biliyorum,günaydın aşkım ben geldim,bak hala yatıyo,hemde bembeyaz gelinliğiyle,yanaklarına küçük bir öpücük kondurup uyandırıyorum onu,her zamanki gibi toprak kokuyor meleğim,
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu
/ask-hikayeleri/190305-aglatan-bi-ask-hikayesi.html
????: Web Hattı - Türkiyenin En Güncel Forumu
http://www.webhatti.com/showthread.php?t=190305

uzatıyor kollarını yattığı yerden,tutuyorum ellerinden,tüy kadar hafif,ne kadarda güzel meleğim benim,hoşçakal bekçi amca,bak koskoca adamda ağlıyo,iyi eğlenin olurmu diyor kirli sakallarından süzülen yaşları silerek,
onun en sevdiği yerleri geziyoruz elele,allahım onunla olunca o kadar mutluyumki,bi ara yine gözgöze geliyoruz,bakmamalıydık,yine ağlıycaz,ne kadar ağladığımızı akşam ezanını duyunca anlıyorum,işte bu günde bitti,gitmeliyiz,bekçi amca kızar sonra,hoşgeldiniz iyi eğlendinizmi bari,neler yaptınız bakalım,ağladık akşama kadar,her zamanki gibi ha,evet,hadi meleğim sen şimdi yat,ben haftaya yine gelirim,,birgün diyorum,birgün bende bembeyaz damatlıklarımı giyip geleceğim yanına,kapkara gözlerini açarak yalvarırcasına,çabuk gel olurmu diyor,yakında meleğim çok yakında,biliyorum şimdi iyi geceler öpücüğüm olmadan uyuyamaz bi tanem,yanaklarına bi öpücük konduruyorum,yine o toprak kokusu,geldim anne,hoşgeldin oğlum,öldür beni anne ben de toprak kokmak istiyorum.



------------------
------------------------------------
-----------------------------------------------------------
------------------------------------------------------------------------------------
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Aşkını Helal EtGelebileceksen bir tatlı gülümsemeyle
Dönüşü belli olan gidişlerin olacaksa
Hiç ıslatmadan kirpiklerimi
Yollar senin olsun...

Sevebileceksen bir gün bu kulu
Söyleyebileceksen bir ömür boyu
Hiç üşütmeden geceleri koynumu
Zaman senin olsun...

Bakabileceksen daha anlamlı
Ve hiç çekinmeyeceksen
Kendi gözümden sakındığım
Bakışların senin olsun...

Verebileceksen daha fazlasını
Ve doldurabileceksen yüreğimdeki yerini
Asla vazgeçmem dediğim
Umut senin olsun...

Yaşayabileceksen benden sonra
Gidebileceksen bir başka ele
Gerek kalmayacak bildiğim
Yaşam senin olsun...

Yaşatabileceksen daha güzellerini
Hem de aratmadan eski günleri
Arkasından ağlayıp sızlamadan
Hatıralar senin olsun...

Sarabileceksen tüm gücünle
Uyutabileceksen dizinin en güzel yerinde
Anlattığım nerdeyse her sevene
İmkansızlık senin olsun...

Vurabileceksen sensizlikte durmuş saatleri
Yetişebileceksen bir intihar vakti
Henüz gitmemişken gözlerini de alıp
İhtimaller senin olsun...

Anlatabileceksen gururla
Böyle bir aşk diyebileceksen sonunda
Koyduğun noktalara inat
Kelimeler senin olsun...

Bağışlayabileceksen sevgini
Her masalımın güzel prensesi
Yüzüm yere bakar karşında
Ferman senin olsun...

Uyandırabileceksen sensizlikten önce
Sevebileceksen gündüz gece
Kader bir bilmece
Cevaplar senin olsun...

Hiçbir şeye değmeyecekse yaptıklarım
Gülüp geçebileceksen bir fiil
Öncekiler dahil bu şiir
Herşey senin olsun...

Bana aşkını helal et...




 


İlk değilsen bile son aşkım olup kal
Senden öncesini yaşamadım sayarım
Böyle bir aşka ömür vermeye değer
Dillenirde nazara gelir diye korkarım



Deniz gözlüm benim senin için hazırım
Eğer ölüm gerekse ölmeye giderim
Yemin olsun seninim çocuklar gibi şirin
O deniz gözlerinde hayat bulur gözlerim
Yüreğim acır inan senden uzak kalmasın
O deniz gözler benim başkası hiç bakmasın

Son arzun nedir diye gelipte bir sorsalar
Haykırış olur sesim sen yine sen der


Canım seni özler seni diler ister
Beni bırakma eğer ateşlerim söner
--------------------
------------------------------
-----------------------------------------
Düşlerde sevdim seni, söyleyemedim..
Sessiz öptüm nefesini, söyleyemedim



Ben seni, hep senin bilmediğin zamanlarda, senin bilmediğin mekanlarda sevdim.. Bunu sana hiç bir zaman söyleyemedim.. Anlatabilecek kelime bulacağımı hiç sanmadım.. Düşlerimdeydin hep.. Öyle büyüktü ki varlığın beni aştı ama sana ulaşmadı..
Ben seni, hep uzak sevdim, uzak öptüm.. Sessiz, sakin, sen rahatsız olma, ürkme diye, benden kaçma diye usulca öptüm.. Her nefesim senindi.. Çünkü ben, sen nefes alıp verdikçe vardım.. Ama sana ne sesimi, ne nefesimi duyuramadım.. Çığlık oldu sevgim, çarptı herkese.. Bir sana teğet geçti.. Öğrenemedin.. Söyleyemedim


Sana ben şiirler, sözler büyüttüm,
Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm,
Sana ben hummalı gizler büyüttüm,
Söyleyemedim..

Her kalemin ucuna düşen harf sendin.. Her dilimin ucuna gelen kelime sendin.. Ben her yazdığım kelimede seni büyüttüm, ben her kurduğum cümlede seni büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
Bahar sen varsan gelirdi, yaz sen varsan güzeldi.. Her gelişin bahar, her dokunuşun yazdı bana.. Ben her bahar hüzün kaplar, her yaz yaşlar akıtırdım yokluğunda... Ben her baharı sen diye bekledim, ben her yazı sen diye geçirdim.. Bütün güzelliklerini sana büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
En ateşlisi sanaydı aşkın.. En güzeli, belkide en büyüğü sanaydı.. Gizli gizli yanardı yüreğimde.. Aşkım büyüktü, ateşi büyüktü, giz'i hepsinden büyüktü.. Gösteremedim.. Nasıl beni yakıp, erittiğini bilemedin.. Oysa sen buz gibiydin.. Yine de gelmedin.. Nasıl bir yürek büyüttüm sana gizli gizli.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim



Şarkılar yazdım sana, okuyamadım..
Hep yanımdaydın oysa, dokunamadım..

Sana ben hayaller, düşler büyüttüm,
Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm,
Sana ben hummalı aşklar büyüttüm,
Söyleyemedim..


 

Her şarkıya seni koydum, her şarkıyı sana yakışırdım.. Sen varsın diye söyledim hepsini ama sana duyuramadım..
Hep benimle olduğunu hiç bilmedin. Hayalinle yatar, hayalinle kalkardım anlamadın. Anlamadığın, hissetmediğin için dokunamazdım sana, duvarların öyle kalındı ki, yapamadım..

Hayallerimdin işte sen, bütün düşlerimdin..
İyiye, kötüye akan her damla yaş sanaydı, sensiz olmazdı..
Ateş gibiydi işte aşkın, dedim ya yakardı, söndüremezdim..
Ama sen hiç birini bilmedin,
Ben de Söyleyemedim

Yan Yüreğim

Yan yüreğim,kor olasın.
Deryalarda,damlasın sen
Leyla,sevda sundu sana
Sen,mecnun olamazsın.

Takılırsa fikrin teli
Sen bu sazı çalamassın
Şehvet sararsa bedeni
Sen aşkı,bulamazsın.

Ezemessen benliğini
Sen, göz yaşı olamassın.
Yürek yanmaz,buz olursa
İnsanlığı,bulamazsın.

Sevgi denen şu kubbeyi
Sen,boynuna saramazsın.
Ağlamadan şu güneşi
Karanlığa sunamazsın.

---------------------------------------
-----------------------------------------
-----------------------------------------


 
                KANLI MASAL

aklım, haklıyım, et firarını!

ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.

mayıstı.

seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı
içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda ayna dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgârda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terası da
acılarının veliahtını da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani.. anlıyor musun.. mayıstı..

seni o yüzden bağışladım!

bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan
biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz
cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
bu korkunç sevgide
yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
el deymemiş yalnızlıklara kalkışmamız
yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

bu evcilik oyununda bile duldum
hatırla
sana dizlerimi
sana tabi bileklerimi ve topuklarımı sundum;
çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aştı
boktu püsurdu
hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
senin gözlerin ham kadınsızdı
çamurdandı
ağzımda getirdiğim karsuyunu
kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin
yatağa döküldü
yatağıma döküldün
yatağına döküldüm
ve ben bu sonsuz savruluşta
o gece
bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

senin oldum!

ihanetinle pislenen küçük dolaşımımdaki kanla
karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
senin mahşer atlısı dudaklarına
en çok da dudaklarına sokuldum!
üşüyordum,
üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
bir tay sığınırmışcasına anasına
bana ölünle uyudum! anlıyor musun.. işitiyor musun..
cesedine yeni baştan hayat verebilmek için
ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
ben zaten kendimi aşklarda
hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
koştum sürekli
bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır, ağlar
babasını sorar çevresindekilere
öldüğünü bildiği halde
adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin
bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
bir dikilir bir çöker ya
kalbine secde eden intikam
tam
tam yaza girecekken
yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
-geri döner.. döner değil mi.. diye
birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
-öldürürüm o zaman, kurtulurum.. deyip sustuğun
-kaçarım sonra, kimse sormaz.. deyip yığıldığın
nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
gibi süzülürken mayıs,

ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiği yavrum!
talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

nasıl yedirirdim ihanetini kendime
o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
herşey ama herşey elele mayıstı
seni o yüzden bağışladım!

uzanıp topraktan çıkarttın beni
tozumu sildin, hohladın, parlattın
ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan
-gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
affını diledin.
------------------------------
-----------------------------


Aglayan Kalbimi Dinle

Bir zamanlar ben de seni candan sevmistim
Her sözüne boyun egmistim
Hani ayrilik yok, diye yemin etmistin
Zalimsin, diyorsam söyleten sensin

Gülmeyen bahtimi güldüren sen oldun
Sonunda careyi ayrilikta buldun
Kurumus cicek gibi aniden soldun
Sen bana ask degil, ecel oldun


Beni gülerken hep aglattin
Gözümde bir damla yas birakmadin
Sebepsizce ayrilip gittin
Su gönlünü sebepsiz kanattin

Sayede yüzüm hic gülmedi
Ümit kapilarim bir bir kilitlendi
Gönlüm mutluluk yüzü görmedi
Dilerim ki sen de ol benim gibi

Seviyorum diyerek, hep gözyasi sildim
Aldanip ta bir zalime gönül verdim
Yandim, kavruldum ama yine de sevdim
Simdi ben yanlislarimin cezasini cekerim
-----------------------------
-----------------------------
------------------------------
HAYAT

      ŞEREFLE BİTİRİLMESİ GEREKEN.
      EN ASİL GÖREVDİR HAYAT.
       BİR LOKMA EKMEK İÇİN,
       ŞEREFİNİ ÇİĞNETMEYE.
       BİR ANLIK EĞLENCE İÇİN ,
        SERVETİNİ TÜKETMEYE.
        BİR ZAMANLIK MEVKİ İÇİN.
        EL AYAK ÖPMEYE.
        İNSANLARI EZİP GEÇMEYE.
         GÜNLÜK MENFAATLER İÇİN,
         ONURUNU TERK ETMEYE.
           BİR KISIM İNSANLAR İÇİN.
          TÜM İNSANLARA DÜŞMAN.
           OLMAYA DEĞMEZ BU HAYAT...
          


                               VAZGEÇTİM

                ASLINDA ÇOK DOSTLARIM VARDI.
                 SEN TERK  EDİNCE KİMSELER   YOK  ZANNETTİM.
                ÇARESİZLİK İÇİNDE ÇARELER ARARKEN.
                BOŞLUĞA,YOKLUĞA.ÖLÜME DÜŞTÜM.


                HERŞEYE RAĞMEN SENİ SEVMEK  Mİ?
                AYRILIĞA ALIŞMAK MI, AYRILIK  MI?
                SOĞUK GECELERDE YÜREĞİMDE SABAHLAMAK MI?
                YOKSA SENSİZLİĞİ ÖLÜMÜNE YAŞAMAK MI?


               




                               KALBİME GÖMÜYORUM

    Böyle olmasını ben istemedim,
   Sessizce çekip giden ben değildim.
    Yanlızca boyun eğdim,
     Çünkü seni sevdim hala seviyorum.


      Biricik aşkım seni affedemiyorum,
      Sessizce kalbime gömüyorum.
       Fakat unutamıyorum,
       Ne seni nede  yaptıklarını....






                  ARKADAŞ
 
    Sen hiç yaşamamışsın arkadaş,
    Hayatı oyun sanmışsın.
    Sen oynarken bu tiyatronun biletleri bitmiş.
     Sen kendinle oynamışsın herkes seyretmiş.

     Yaşarken satırların arkasına sığınmışsın,
      Sevmeyi bilmeyince  çamura batmışsın.
      Üstüne bulaşan çamurla güneşi sıvamışsın.
       Hayattan çok kendini sevmişsin.

        Acının adını bilmişsin kendisini görememişsin.
         Akan suları gözyaşına çevirmişsin.
         Öfkeyi sevgiyi birbirine karıştırmışsın.
          Sen hayatının  yanlışını yapmışsın arkadaş.









ACI HAYAT
SENİ BÖYLE SEVERKEN TOPRAKMI OLACAKTIN
OOO BEMBEYAZ TENİNİ KEFENMİ SARACAKTI
SÖYLESENE SEVDİĞİM BÖYLE Mİ OLACAKTI
BU EN GÜZEL ÇAĞDA SONMU BULACAKTI
HANİ EVLENECEKTİK HAYYALERİMİZ VARDI
ACI HABERİNLE CİĞERİM YANDI
SENİ BENDEN KARA TOPRAK ÖNCEMİ ALDI
DAĞ GİBİYDİM YIKILDIM
GÖNÜL OCAĞIM SÖNDÜ
TİTREDİ YÜREĞİM O MAHSUN BAKIŞINLA
SONNNN NEFESİNDE BİLE OLAMADIM YANINDA
ŞARKIMIZI YAZDIRDIM MEZAR TAŞINA
SANA DEYİL BİR TANEM BENİM İSYANIM
KADERE ŞANSIMA KARA BAHTIMA
GELİNLİK YERİNE KEFENMİ GİYECEKTİN
EVİNİN YERİNE KABREMİ GİRECEKTİN
ALKANLAR İÇİNDE CANINI VERDİN
AZRAİLEEEEEE
AŞKINI DÜNYANI NASILDA VERDİN
ÇARESİZLİK İÇİNDE BOYNUM BÜKÜLDÜ İNAN
DEDİM OOOOOOOO ÖLEMEZZZZZZZZ
TÜM SÖZLERİNİZ YALANNNNN
DEDİLERKİ ÜZÜLME ÖLÜM ALAHIN EMRİ
AKITIĞIN GÖZ YAŞI ONO GETİRMEZ GERİ


Bugün 57 ziyaretçi (66 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol